6 Kasım 2012 Salı

PAULO COELHO "BİR SAVAŞÇININ YAŞAMI", Fernando Morais

Daha önce birkaç defa popüler olan kitaplara ilişkin ön yargılı tavrımdan bahsetmiştim. Hayatımda hiç Paulo Coelho kitabı okumadım. Ben lisedeyken Simyacı ve Sofi'nin Dünyası okumayanları dövüyorlardı yine de okumadım. Hatta inadına okumadım. Biyografileri ise hep sevdim. Başka birisinin ellerine hayatını teslim edebilecek kadar açık yürekli olanları okumak çok renkli geldi bana her zaman.
D&R, Can Yayınlarıyla yaptığı muhteşem kampanya ile gönüllerimizi ve ceplerimizi ele geçirdiğinde, az sonra bahsedeceğim kitabı etiket fiyatı 33,50 olmasına rağmen 5Tl'ye satın aldım. Dünyaca ünlü bir romancının hayatını merak ediyor olmanın yanında, bir insanın -üstelik henüz yaşayan bir insanın- 517 sayfada anlatılacak nasıl bir hayatı olabilir dedim.
Kitabın başlarındaki "O gün Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermenilere yaptığı katliamın yıl dönümüydü ve Coelho'nun evinin yakınındaki Türkiye Büyükelçiliği önünde gürültülü patırtılı bir gösteri yapılıyordu" cümlesine kafayı takmadan okumaya devam ettim. Aslında bunu buraya yazınca kafaya taktığım da ortaya çıkıyor ya neyse... Yazarın bugünü ile başlayan, doğumundan günümüze her yaşadığı anı anlatan detaylı, akıcı bir biyografi.
Coelho boşuna -arka kapakta yazdığı gibi- "Fernando'ya daha önce kimseye söylemediklerimi anlattım... Kendime bile  söyleyemediklerimi..." dememiş. Gerçekten insanın kendisiyle baş başa kaldığında dahi dillendirmek istemeyeceği anılara bile yer verilmiş. Kitabın beni etkileyen en güçlü yanı yazarın neredeyse 40 yaşına kadar kafayı dünya çapında bir romancı olmaya takmış olması ve eninde sonunda bunu başarmış olması. Bir de tabii kitap henüz elimdeyken -ki biraz uzun süre elimde kaldığını itiraf etmeliyim- hemen her  sayfada, bir anne olarak "demek ki bir çocuktan hiçbir zaman ümit kesilmezmiş? Bu anlatılan adam da Paulo Coelho olduysa..." dedim.
Gerçekten hakkında neredeyse hiç bir şey bilmediğim ünlü bir insanın son derece "renkli" hayatını okumaktan çok zevk aldım. Bir anne olarak çok dersler çıkardım. Bir okuyucu olarak çok dersler çıkardım.
Bilmeden bilmek, inanmak, evrenden istemek,inatla istemek,inançla istemek... Düşüncelerde savruldum durdum. Yazarın eşimle inanılmaz noktalarda kesişmesi de bir an önce tüm kitaplarını okumak için sabırsızlanmama yol açtı.
En büyük ders de burada geldi; popüler olan her zaman sıradan değildir. Bu kadar insanın da bir bildiği vardır...
Sonu belli olsa da gerçek hikayeleri okumaktan zevk alanlara şiddetle tavsiyemdir...

E.



Paulo Coelho "Bir Savaşçının Yaşamı" Fernando Morais
Çeviri: Samim Sakacı
Can Yayınları, 2011, 517 sayfa

10 Ağustos 2012 Cuma

GÖLGE HIRSIZI, Marc Levy

Bir solukta, kah gülümsemelerle kah göz yaşlarıyla okuduğum bir Marc Levy kitabı daha. Yazarın kendine has bir tarzı var. Kimin yazdığını bilmeden okusaydım sanırım tahmin edebilirdim. En az bir tanıdık karaktere göz kırptırmadan edemiyor. Detaylarla tasvir edilmiş huzurlu mekanlar, araba yolculukları, yıllar sonra da olsa unutulamayan aşklar... Hayal gücü konusunda zaten diyecek söz yok. Bu kitabın ilk bölümünde bir de kahramanının ağzından bir çocuk dünyası anlatıyor ki... Büyüdükçe nasıl uzaklaşıyoruz o dünyadan ve biz ebeveynler çocuklarımızı nasıl da her şeyden bihaber sanıyoruz... Marc Levy nasıl oluyor da bu kadar eksiksiz, yanlışsız anlatıyor yaşananları bir çocuğun gözünden? Aynı saflıkla, aynı naiflikle...
Eşim kitapçıdaki indirimli kitaplar reyonunda kitabı işaret edip muzipçe gülümserken aklım neredeydi de boş boş baktım suratına bilmiyorum. Marc Levy kimdi, diye düşünmem nasıl bir unutkanlık hali içinde olduğumun kanıtıdır. Bu kitabı okurken eski bir dostla kahve içer gibi hissettim kendimi. Bir daha arayı bu kadar açmayalım deyip sarılmak geldi içimden bittiğinde.
Kitabı henüz almadıysanız naçizane bir tavsiye; sakın arka kapağı okumayın. Anlayamıyorum, bu arka kapakları kim ve neden bütün kitabı özetleyecek biçimde yazıyor. Ben okumamıştım, iyi ki de öyle yapmışım. Bittikten sonra okudum ve gözlerime inanamadım.

E.


Gölge Hırsızı
Marc LEVY
Çeviri: Ayça SEZEN
Can Yayınları, 2011, 211 sayfa

3 Mart 2012 Cumartesi

YORGUN ANILAR ZAMANI, Ayşe Sarısayın

Ben seçmedim bu kitabı; o bana geldi! Bir hastane odasında beklerken, camın önünde öylece duruyordu. Yanımdaki kişinin okunmayı beklenen kitabıydı aslında. Sonra elim gitti ve okumaya başladım. Okuduğum öyküler, yorgun bedenime ve ruhuma iyi geldi. 

Ayşe Sarısayın, güçlü kadınların yaşamlarından kesitler vermiş öykülerinde. Her biri yaşamla farklı kavgalar veren güçlü kadınlar onlar. 

Aslında öykü kitapları yerine romanları tercih ediyorum. Fakat bu kitaptaki öyküler hem diliyle hem de konularıyla hoşuma gitti. Güzel bir tat bıraktı. Acaba kadınların öykülerini içerdiğinden feministlik damarım mı tuttu?:) 

Ayşe Sarısayın Behçet Necatigil'in kızıymış. Bu kitabıyla da 2005 Sait Faik Öykü ödülü almış. İnternette dolaşırken yazarın web sitesine de rastladım; bir TIK. Bu sitede eleştirilere de yer vermiş.

Kitabın arka kapak yazısını da koymak istedim;

Sokaktan biri geçti az önce, karşı eve girdi. Rahatladım, daha erken, katlanamayız birbirimize. Koyu karanlıklarda belki, aynı yatakta bedenlerimizi sakınarak uyurken. Erken sabahlarda biraz, henüz uyku mahmurluğundan sıyrılmadan. Bayramlarda, zorunlu aile ziyaretlerinde, kısa sürelerde, ancak.
2004 Yunus Nadi Öykü Ödülü sahibi Ayşe Sarısayın, yeni öykülerini topladığı kitabı Yorgun Anılar Zamanı'nda yine kadın kahramanların arasında geziniyor. Masallar arasında büyüyen bir kız çocuğu, gördüğü mutlu evliliklerin bozulup dağıldığına tanık olmuş bir genç kız, kendi hüzünlü geçmişinden torununu sakınan bir anneanne ve evliliğini sürdürememiş kadınlar...
Ayşe Sarısayın, değerlerin sarsılmaya yüz tuttuğu toplumumuzda kadının ne olursa olsun ayakta kaldığını, kalabileceğini gösteriyor bize. Böylece biz bu hüzünlü ama dirençli kadınlarda mutlaka kendimizden bir şeyler buluyoruz.Yorgun Anılar Zamanı, ölçülü, şiirsel dili ve inandırıcı anlatımıyla Ayşe Sarısayın'ın öykü yolculuğunda yepyeni bir durak ve öykü edebiyatımızda iz bırakacak bir kitap.


Yazarın diğer kitaplarını da kütüphaneme yakın zamanda davet etmeliyim derken, genetik sanatta ne kadar etkili acaba diye geçiriyorum aklımdan...

S.

Yorgun Anılar Zamanı
Ayşe Sarısayın, Can Yayınları, 144 sayfa

18 Şubat 2012 Cumartesi

BEYAZ ELDİVEN SARI ZARF, Celil Oker

Ben tam bir Celil Oker hayranıyım. Şu anda baskısı bitmiş bütün romanlarını da okudum. Ünlü karakteri Remzi Ünal, çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz arızalı bir özel dedektiftir. Kafası herkesinkinden farklı çalışır. Uzun zamandır yazarın yeni bir kitabını okumamıştım.Bu kitapta sekiz öykü bulunuyor. Bana göre öykülerden sadece bir tanesi eski romanların lezzetine yakın. Sanki mecburen yayınlanmış veya 'karaladıklarımı toparlayıp bir kitap çıkarayım' düşüncesiyle basılmış gibi bir izlenim uyandırdı bende.
Özetle, bir gecede okuduğum, yenisinin çıkmasını sabırsızlıkla beklediğim Celil Oker kitaplarını özlemle anıyorum. Daha önce yazarı okumamış kişilere, tanışmak için bu kitapla başlamamalarını öneriyorum. Büyük hayal kırıklığı olabilir.
Eski romanların yeni basımlarının en kısa zamanda yapılması umuduyla...

E.


Beyaz Eldiven Sarı Zarf
Celil Oker
Altın Kitaplar, 174 sayfa, Eylül 2011 (1. Basım)

15 Şubat 2012 Çarşamba

TEK VE TEK BAŞINA TÜRKAN, Ayşe Kulin

Türkan... 
Ayakları yere sağlam basan ve ne istediğini tam olarak bilerek yaşamış, güçlü bir kadın o. 
Hedefine kilitlenip, istediklerine ulaşmış biri o. 
Ayakta alkışlanması gereken ve örnek alınması gereken bir kadın o.  
Hangi sınıftan olursan ol, kadının yeri kocasının ve çocuklarının yanıdır; öncelik onlar olmalıdır diyen bir toplumda yaşamış ve bu tabuya baş kaldırmış bir kadın o. 
'Görüyorum ki, bir ömrü boşa harcamamışım!' diyebilen bir kadın o. (Kaçımız bunu diyebileceğiz ya da diyebiliyoruz?)
Ne mutlu bize ki, senin gibi bir değer gelip geçmiş ülkemizden Türkan Saylan. 
Tüm yaptıkların ve sağlam karakterin karşısında saygıyla eğiliyorum!
Başka söze ne hacet; Ayşe Kulin'in güzel anlatımıyla kaleme alınmış bu kitabı okuyun ve mutlaka okuyun! 

S. 

Tek ve Tek Başına Türkan
Ayşe Kulin
Everest Yayınları, 379 sayfa, 5. basım, 2011

8 Şubat 2012 Çarşamba

HER ŞEY AŞK İÇİN, Megan Gressor & Kerry Cook


Aşk hikayelerini okumayı kim sevmez ki?
Üstelik ünlülerin aşk hikayelerini...
Koskoca bir magazin sektörü bunun üstüne kurulu...
Bizden size birbirinden ünlü 40 aşk hikayesi...
Sevgililer gününde yapacağımız çekilişle izleyenlerimizden birisine bu kitabı hediye etmek istedik.
Bu yazının altına yorum bırakmanız çekilişe katılmak istediğinizin bir göstergesi olacaktır.
Sevdiklerinizle facebook,twitter,mail,google+,blog this gibi yollarla paylaşırsanız da hem onlar hem biz mutlu oluruz :)
Sevgililer gününüz şimdiden kutlu olsun.
Sevin, Sevilin...

Unutmadan; kazananı 14 Şubat 2012 akşamı yayınlayacağız. O zamana kadar katılma şansınız var:)

Çekiliş Sonucu:
14 katılımla gerçekleştirdiğimiz çekilişimizin kazananı "Bir Yeni Anne" oldu.
Kitabınızı güle güle okuyun...
Katılan herkese teşekkürler...

21 Ocak 2012 Cumartesi

SABAHIN UCU, Sibel Cemali

Dost kitabevindeki adam raftan kitabı alıp bana uzattığında gözlerim dolup, taşınca bu yazının objektif bir yazı olamayacağını anlamıştım. Kitabın -her kitapta olduğu gibi- önce arka kapağını okumak gibi bir yanlışa düştüm. Zira hayatımda ilk defa, arka kapaktaki tanıtım yazısının bu kadar anlaşılmaz olduğu bir kitap tutuyordum elimde. Anlama yetimin eksikliğinden de kaynaklanmış olabilir, bilemedim.
Arka kapaktan bahsetmişken kitabın kapak resmine değinmeden geçmemeliyim.Ressam Sevim Ünal'ın kitabın etkisine katkısı azımsanmayacak ölçüde.
Kitap okuyup, yazarı tarafından imzalanıp elime tekrar geçtikten sonra baştan bir cila yaptım. Öykü kitaplarını okurken, yazarın kendi hayatını anlattığını sanarak okuma yanılgım sanırım hiç geçmeyecek. Sanki roman yazanlar başkalarının hayatlarını, öykü yazanlar kendi hayatlarını yazıyorlar gibi...
Tabi bu, kitabın beni içine çektiği ve gerçek - kurgu ayrımını fark etmemi zorlaştırdığı gibi bir sonuca da götürebilir bizi. Doğruluk payı olduğunu itiraf etmeliyim.
Yazarlar kitaplarının isimlerini nasıl seçerler bilmiyorum ama söylemeden geçemeyeceğim bu kitabı ben yazmış olsaydım "Kaçış" olabilirdi ismi. Belki "Eva'nın Neşesi" yada "Göbek Bağı" yada "Salyangozun Aldanışı"... Anlaşılan bir sıralama yapıvermişim için için. 'Bir okurun buna hakkı var mı?' sorusu gündeme gelir ki o bambaşka bir yazı konusu.
Tekrar tekrar okunası, bazen bir tebessüm bazen de bir karın ağrısıyla biten öykülerden oluşan, suya sabuna dokunan bir kitap. Emeği geçenlerin ellerine sağlık... 
Sahi, kitabın ismini siz ne koyardınız? 


E.




Sabahın Ucu
Sibel Cemali
E Yayınları, 117 sayfa, Kasım 2011 

19 Ocak 2012 Perşembe

ŞEYTAN AYRINTIDA GİZLİDİR, Ahmet Ümit


Bizim ailenin bayanları Ahmet Ümit hayranıdır demiş miydim?:) Bu bayanlardan biri kitap fuarında, Ahmet Ümit'e bir kitabını imzalatmış benim için, ama maalesef elime geçemedi. Neyse gelelim kitabımıza...
Yine bir seyahatim sırasında yanıma aldığım kitap bitince havaalanında soluğu kitapçıda aldım. Ahmet Ümit'in kitabı göz kırpınca tereddütsüz alıverdim:) Aslında çok dikkat etmemişim ne aldığıma! Yani Ahmet Ümit adına bakmışım sadece ve çıkıvermişim kitapçıdan anlaşılan. Bunu da kitabı okumaya başladığımda 'Aa, bu roman değilmiş!' dediğimde fark ettim:) Kitapta kısa kısa polisiye hikayeler var. Böylesi de çok güzelmiş bence. Sırların çözülmesi için koca kitabın bitmesini beklemiyorsun ve bir kaç sayfa sonra düğüm çözülüveriyor.
Kitabın cep boyunu aldım bu arada. Sevdim ben bu cep boylarını. Her yere rahatlıkla taşıyabiliyorsun.
Bu kadar laftan sonra ayrıca kitabı beğendim dememe gerek yok sanırım. Keyifle okudum. Kalemine sağlık Ahmet Ümit. Umarım bir kitap fuarında kendim alırım imzalı kitabını:)


S.



Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
Ahmet Ümit
Everest Yayınları, Cep Boy 2. Basım 2011, 310 sayfa