14 Ekim 2011 Cuma

SUÇ, Ferdinand Von Schirach

Hayatımın ilerisi ile ilgili kararlar verme aşamasında, bu kitabın ilgimi çekmesi çok normal aslında. İdefix'in çok satılanlar listesinde görünce aldım hemen. Kitapta toplam 11 hikaye var. Alış amacımı pek tatmin etmedi aslında. "Bir ceza avukatından gerçek hikayeler" olunca daha çok dava sürecine  ilişkin bir şeyler bekliyordum. Genellikle müvekkillerinin hikayelerini anlatmış.
Kitabın ilk dört hikayesinde hem biraz sıkıldım, hem de bahsi geçen kişilerin yabancı uyruklu oluşları beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Elbette kötü olarak bahsetmiyor bu insanlardan hikayelerin içinde ama bende "bu yabancı uyruklular olmasa Almanya ne sakin bir yer olacak" gibi bir düşünce izlenimi verdi. Benim kuruntum olması ihtimali yüksek ama saklamayayım, eşime "Neden Almanya'da 600.000 sattığı belli oluyor" demişliğim var.Fakat beşinci hikayede öyle bir mesleki beceriyle müvekkilini tam tabiriyle "ipten alıyor" ki, ağzım açık kaldı. Kitap benim için zevkli hale geldi.
Benim mesleki açıdan ilgimi çekmiş olmakla birlikte Türk halkı için zayıf bir kitap diyebilirim. Biz millet olarak bu hikayelerin çok daha "akıl almaz"larına alışkınız. Kitabın okunmasındaki en büyük fayda okuyanı, "suç nedir?, suçlu kimdir?, suçu işleyen suçlu mudur?" sorgulamalarına yöneltmesi olabilir.
İyi vakit geçirmek, Alman ceza yargısına ilişkin fikir sahibi olmak isterseniz okumanızı tavsiye ederim. Okumazsanız da çok şey kaçırmış sayılmazsınız.

E.


Suç
Ferdinand Von Schirach
Almancadan Çeviren: Itır ARDA
NTV Yayınları, Mayıs 2011 (3.baskı), 200 sayfa

13 Ekim 2011 Perşembe

BANA BİR ŞİİR OKU Hamriyanım, Habib Bektaş

Kitapçıda indirimli kitaplara hızlı bakarken gözüme Habib Bektaş ismi takılınca alınacakların arasında yerini aldı. Daha önceden bir kitabını okuyup beğendiğimi hatırladım ve aldım. Meğerse daha önceden okuduğum kitap buymuş:) Kitabın sayfaları okudukça tanıdık gelince anladım. Yine de tam hatırlamadığımdan okuyup bitirmeye karar verdim.
Fatma, cesur bir anadolu kadını. Tek başına atlayıp, köyünden Almanya'ya gidiyor. İş bulup çalışıyor. Kaldığı evin şartları pek hoş değil. Sonra bir gün komşusu Alman bir gence aşık oluyor ve hayatı 'renkleniyor'. Fatma'nın kimsesi yok ama Hamriyanım'ı var; gelinlik giymiş bir taş bebek. Her şeyini onunla paylaşıyor Fatma. İş yerinde de Naci Ustası var. Biraz da olsa güvenebildiği. Okuma-yazma ve Almanca bilmemesi hayatını zorlaştırıyor Fatma'nın.
Almanya'ya ilk giden büyüklerimiz kendilerini 'korumak' adına sanırım Türk mahalleleri oluşturup değişime direnç göstermişler. 10-15 yıl yurt dışında olup da, bulunduğu ülkenin dilini nasıl öğrenmezsin aklım almıyor! Neyse konuyu dağıtmayalım.
Kitabın sonu etkileyiciydi. Değişik tarzdaki bu kitabı okumanızı öneririm.

S.


Bana Bir Şiir Oku Hamriyanım
Habib Bektaş
Can Yayınları, 1999 (2. Basım), 240 sayfa