Farklı bir Marc Levy romanı…
Bu tanımlamayı daha önce
CananTan’ın İz romanının arkasında okumuştum. O, okuduğum ilk Canan Tan kitabı
olduğu için ne demek istediğini pek anlayamamıştım. Sonra bir tane daha
okuyunca ben bunun iyi bir şey olduğunu düşünmüştüm açıkçası ki bu konuda S. ile çok farklı düşüncelerimiz olmuştu…
Bunlar da farklı bir Marc Levy
romanı olarak adlandırılabilir cinsten ancak bu sefer pek de iyi bir anlamı yok
benim için. Bu iki kitabı ayrı ayrı mı yazmalıyım, birlikte mi diye çok
düşündüm. Burada esas soru, ikinci kitabı tek başına okumaya kalksam nasıl
olurdu? Yani “İlk Gece” , “İlk Gün”den bağımsız okunabilir mi? Elbette
okunabilir ama aynı anlamı içerir mi orası tartışılır.
Yazar alışılmış tarzının dışına
çıkınca her zamanki çevirmenimiz Ayça Sezen de farklı bir çeviri yolu izlemiş.
Öncelikle ben bu çeviriden önceki kitaplar kadar zevk almadım. Çok sık kullanılan,
yerlerine ne kullanılabilir bilmediğim ama akıcılığı sekteye uğrattığını
düşündüğüm bir sürü kelime var. Çok teknik konularda belki yapılabilecek bir
şey yoktur. İki bilim insanının bilimsel gerçekler peşinde koştuğu bir roman
çevirmek kolay olmasa gerek. Sonuçta ben sadece bir okurum ama “işlik” nedir,
bir matbaacının iş yerinden bahsedilirken neden “işlik” demek gerekir ki? Bir
kelime daha vardı roman boyunca kafayı taktığım, bu nedir diye sorduğum,
arıyorum bulur bulmaz buraya eklerim.
İlk kitap ile ikincisinin
çevirileri farklı isimlere ait. Sanırım yayına yetiştirmek için yapılmış bir
hamle, çok fark yaratmamış. Kitaplar arasındaki esas fark başka bir yerde
ortaya çıkıyor. Bu yayın işlerinden pek anlamıyorum ama “bu kitapları
yayınlanmadan önce kimse okumuyor mu?” sorusu sıklıkla sorduğum bir sorudur.
İkinci kitapta Ayça Sezen ismini bu kez çevirmen değil “yayına hazırlayan” olarak yine görüyoruz.
Birinci kitaptaki yazım hatalarının fazlalığı ilk kitabı yayına hazırlayan
birisi olmamasından mı kaynaklanıyor, diye sormak geliyor içimden. Yayına
hazırlayan bu işi mi üstlenir, onu bilmiyorum ama gerçekten ilk kitap beni
bezdirdi yazım hataları konusunda. Umarım bu durum sonraki baskılarda giderilir
de bu özensizlik kitabın önüne geçmez.
Gelelim hikayeye,Marc Levy yazmış
diye okumamayı tercih ederdim kitabı. Yazarın esprilerindeki ince zekaya bu
kitapta da rastlıyoruz ama o kadar. Kitap bana biraz Dan Brown esintisiyle
yazılmış gibi geldi. Çok işim olan bir dönemde yaklaşık 850 sayfayı 6 günde
okuduğuma bakılırsa zevkle okunacak kitaplar. Yukarıda da yazdığım gibi “MarcLevy’nin
yeni kitabı çıktı hemen alıp okumalıyım” demeden okusaydım bu yazı muhtemelen
başka şekilde yazılırdı. Heyecanlı ve eğlenceli bir macera romanı okumak
isteyenlere tavsiye ederim. Bu kitaplar ne zaman film olarak karşımıza çıkar
onu da merak etmekteyim. Yapım epey maliyetli olacaktır muhtemelen çünkü
kahramanlarımız sürekli seyahat halindeler. Okuyucuyu içine alan sürükleyici
bir macera diyerek ve yazarın eski tarzına bir an önce dönmesi dileklerimi
ileterek yazımı bitirirken, herkese iyi okumalar dilerim…
E.
İlk Gün
Marc LEVY
Çeviri: Ayça Sezen
Can Yayınları, Aralık 2012, 420 sayfa
İlk Gece
Marc LEVY
Çeviri: Aykut Derman
Can Yayınları, Aralık 2012, 425 sayfa