Bir solukta, kah gülümsemelerle kah göz yaşlarıyla okuduğum bir Marc Levy kitabı daha. Yazarın kendine has bir tarzı var. Kimin yazdığını bilmeden okusaydım sanırım tahmin edebilirdim. En az bir tanıdık karaktere göz kırptırmadan edemiyor. Detaylarla tasvir edilmiş huzurlu mekanlar, araba yolculukları, yıllar sonra da olsa unutulamayan aşklar... Hayal gücü konusunda zaten diyecek söz yok. Bu kitabın ilk bölümünde bir de kahramanının ağzından bir çocuk dünyası anlatıyor ki... Büyüdükçe nasıl uzaklaşıyoruz o dünyadan ve biz ebeveynler çocuklarımızı nasıl da her şeyden bihaber sanıyoruz... Marc Levy nasıl oluyor da bu kadar eksiksiz, yanlışsız anlatıyor yaşananları bir çocuğun gözünden? Aynı saflıkla, aynı naiflikle...
Eşim kitapçıdaki indirimli kitaplar reyonunda kitabı işaret edip muzipçe gülümserken aklım neredeydi de boş boş baktım suratına bilmiyorum. Marc Levy kimdi, diye düşünmem nasıl bir unutkanlık hali içinde olduğumun kanıtıdır. Bu kitabı okurken eski bir dostla kahve içer gibi hissettim kendimi. Bir daha arayı bu kadar açmayalım deyip sarılmak geldi içimden bittiğinde.
Kitabı henüz almadıysanız naçizane bir tavsiye; sakın arka kapağı okumayın. Anlayamıyorum, bu arka kapakları kim ve neden bütün kitabı özetleyecek biçimde yazıyor. Ben okumamıştım, iyi ki de öyle yapmışım. Bittikten sonra okudum ve gözlerime inanamadım.
E.
Gölge Hırsızı
Marc LEVY
Çeviri: Ayça SEZEN
Can Yayınları, 2011, 211 sayfa