29 Kasım 2015 Pazar

BAY DALDRY'NİN TUHAF İSTANBUL YOLCULUĞU, Marc Levy

Sevgili Alice,

Başrolü olduğun romanı soluksuz okudum. Sonuna çok az kalana kadar kitabı büyük bir coşkuyla elimden bırakamadım. Son kısımda Ermeni katliamının gerçekten olması gerekiyor muydu? Bir anda bütün hevesim kaçtı! Kitap bitti ve ben nefis bir yemeğin ardından ağzıma çok kötü tadı olan bir lokma almış gibiydim. 

Bunu bir tarafa koyarsak, Londra'da kokularla çalışan sıradan biriyken, falcının sana anlattığı gizemi çözmek için komşunla beraber İstanbul'a gitmeye karar vermendeki cesaretini ayakta alkışlıyorum. 1950'lerin İstanbul'unu biraz da olsa bana yaşattığın için teşekkür de etmek geldi içimden. 

İstanbul'da katıldığın davette giydiğin kırmızı elbiseyi üzerinde görmek isterdim. Kapaktaki gibi olduğunu kabul etmek istemiyorum. Zira, hayalimde çok daha güzelini giydirdim sana..

Seni Londra'daki cam tavanlı evinde ziyaret edip, yarattığın kokuları denemek isterdim. Ah o cam tavan! Herşey onun sayesinde olmadı mı zaten? Buarada o tavanın altında yağmurun yağışını izlerken çay keyfi yapmak nasıl bir his kuzum? 

Sen İstanbul'a yerleşince ne olacak şimdi Antaon'a dersin? Neyse, elbet aşık olacak başka birini bulur. Zaman herşeyin ilacı diyelim. Sen yeni hayatının keyfini sür.

İstanbul'daki nefis deniz manzaralı evinde mutluluklar sana. Umarım herşey dilediğin gibi olur. Komşuna ve Rafael'e selamlar:)

Hamiş: Yarattığın İstanbul kokusundan bana da bir şişe ayırır mısın?

Sevgiler,
S.

Bay Daldry'nin Tuhaf İstanbul Yolculuğu
Marc Levy
Can Yayınları, 282 Sayfa, 2013

17 Nisan 2015 Cuma

MALAFA, Hakan Günday

Hakan Günday ve Marc Levy'nin  bu blog yazarları nazarında kredisinin sınırsız olması boşuna değil. Üstat yapmış yine yapacağını. Bir gecede, soluk almadan bitiriverdim. Kitapla ilgili milli bir temennim var, inşallah yabancı bir dile çevrilmez. Bitince hızımı alamayıp Ekşi Sözlük yazarları neler yazmış onları da okudum. Okumak isterseniz bir tık. Bence önce kitabı sonra Ekşi'yi okuyun. Kitabı okurken de bitirince de bu anlatılanlar doğru mu, ne kadarı doğru, bu kullanılan dil Hakan Günday'ın hayal ürünü mü diye sormaktan kendini alamıyor insan. Ve Antalya'ya karşı ister istemez bir ön yargı oluşturuyor. "Yok artık, yok artık" diye diye okudum ama Ekşi yazarlarının anlattığına göre bu roman gayet gerçek unsurlar barındırıyor. Yine harika kurgu, yine oradaymış gibi hissettiren betimlemeler ve yine "son".  Kullanılan dil öyle sindi ki üzerime hemen başka bir kitaba başlamak zorunda kaldım. Aklıma takılan bir şarkı gibi dilimde dönüp durdular bir süre.
Ekşi sözlükten bir alıntı ile bitirelim :
...
bir de kitabın bitiş cümlesi oldukça anlamlıdır bu cümleyi anlayabilmek içinde mecburen kitabı okumak gerekir... cümle aynen şöyledir:

"dünya bir tezgahtır. tezgahın hangi tarafında hayat olduğuysa ancak ölünce anlaşılır"

...

  İnsan bir Hakan Günday kitabından bahsederken "Mutlaka okumalısın" dan fazla ne diyebilir ki?

E.

 
Malafa
Hakan GÜNDAY
Doğan Kitap, 210 sayfa, Mayıs 2014

3 Nisan 2015 Cuma

SİYAH SÜT, Elif Şafak

İnsanın kaçıncı doğumu olursa olsun lohusalık ilginç bir hadise. Sonra dönüp baktığınızda neyi niye yaptığınızı, niye öyle tepki verdiğinizi kendinize bile açıklayamadığınız bir dönem. İşte tüm bu hormonal dengesizliklerin ortasında, Orhan Pamuk ve Elif Şafak kitaplarına karşı önyargımı kırıp, acaba bu dönemi daha kazasız atlamama yardımı olur mu diyerek başladım kitaba.
Arka kapakta yazar unutulmak için yazılmış bir kitap olduğunu söylüyor ya, ben de öyle yaptım. Kitaptan hatırımda kalan sayfalar arasına yerleştirilmiş güzel çizimler ve zaman zaman içindeki kadınların tartışmalarının fazlasıyla uzayıp sıkıcılaştığı. Otobiyografik romanların yazarları tanımak için güzel bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu da samimiyetle yazılmış hissi veren, yaşayanların tanış olduğu duyguları tüm yalınlığı ile anlatan bir örnek. Yer yer sıkılsam da bir çırpıda okunabilecek bir roman olduğunu söylüyor ve önyargılarıma geri dönüyorum. Sanırım başka bir Elif Şafak kitabı daha okumam uzunca bir zaman.

E.

 
Siyah Süt
Elif ŞAFAK
Doğan Kitap, 303 sayfa, Aralık 2007

25 Mart 2015 Çarşamba

MAVİ ORMAN, Defne Suman

Hayatımızda talihsiz dönemlere denk gelen şarkılar vardır. Bir ayrılık anında arka fonda çalan "o şarkı" gibi. Şarkının suçu yok elbette ama ne zaman dinleseniz "o an"a gidiverirsiniz. Bu kitap da benim için biraz öyle oldu. Yogaya merak salışım çok daha öncelere dayanıyor ama başlayınca biraz araştırma ile Defne hanımın adına rastlamamak mümkün değil. 3-4 yıl önce bir dostumun, yolculuğundan gıpta ederek bahsettiğini de hatırlıyorum. Yogaya başlamam ve kitaba başlamam aynı ana denk geldi. Hamile olduğumu öğrenip her ikisine ara vermem de. Kitabın son 20 sayfası tahminen bir yıl kadar beni bekledi. Araya gebelik, doğum, cenaze, aile içi çalkantılı bir dönem sığdırdım. 
Tüm  bu kişisel sıkıntıların yanında kitaba gelecek olursam, güzel bir yolculuk kitabı. Altını çizerek okuduğum nadir kitaplardan. Yazarın bugününe bakınca insanın ne istediğini bilmesinin ve o yolda kararlılıkla yürümesinin ne büyük önem taşıdığını görüyorsunuz bir kez daha. İçsel bir yolculuğun, dönüşümün bu kadar samimi bir tanığı olmak çok özel her şeyden önce. Benim gibi yogayı uzaktan uzaktan merak eden birisiyseniz, kitapta adı geçen tüm eserlere biran önce sahip olup okumak istersiniz. Kendi yolculuğuyla yolculuğunuza rehberlik edecek güzel bir ruhtan güzel bir eser çıkmış. Siz benim gibi yapmayın, bu akıcı kitabı bir çırpıda bitirip, yazarın yeni romanı "Saklambaç"ı okumak için yola koyulun.

Defne Suman'ın yoga çalışmaları için buraya bir tık.

Yazılarının tadına bakmak için buraya bir tık.

E.



Mavi Orman
Defne SUMAN
Kuraldışı Yayınları, 216 sayfa, 2011



24 Mart 2015 Salı

Fİ / AKİLAH, Azra Kohen

Kitabı okumadan hemen önce "Kitap Günlüğüm" blogundaki yazıyı okumanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Zira yazıda anlatıldığı gibi kitap instagram camiasında gerçekten çok konuşuldu, konuşuluyor. Bu reklam çalışmasına aldanıp çok büyük beklenti ile okunmazsa eğer, gerçekten çok zevkli bir roman. Benim şahsi olarak da kendimden çok şey bulduğum, sanırım okuyan herkesin de kendisinden bir şeyler bulacağı karakterler barındıran bir roman. 
Roman boyunca diri tutulan bir merak var her şeyden önce. Bölüm sonlarında sürekli geleceğe atıf yapılarak, bu yollar nasıl olacak da kesişecek diye merakla okuyorsunuz birbiri ardına sayfaları. Ben de uzun süren metro yolculuklarında ayakta kalmış olsam bile merakıma yenik düşüp durmadan okudum kitabı. Ancak serinin 3. kitabı henüz yayınlanmadığı için cesaret edip ikinci kitap olan "Çİ" yi okumaya başlayamadım. Ya biterse ve hikaye yarım kalırsa diye. Böyle kendi elimdeymiş gibi geliyor, gidip gelip ikinci kitaba göz kırpıyorum. Akıcı, sürükleyici, iyi kurgulanmış, tatminkar betimlemeleri olan bir roman. Sanırım sayfa sayısı sebebiyle sonlara doğru redaksiyon hataları çoğalmış. Okuyan yorulmuş. Güzel vakit geçireceğiniz, bittiğinde sizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir kitap.
 E.

 
Fi
Azra Kohen
Destek Yayınları, 598 sayfa,61.baskı Ocak 2015